Mehmet Hanifi GÜLEL
Türkiye, 2023 yılında sağlık turizminde hasta ve gelir açısından önemli bir ivme yakaladı. Geçen yıl yaklaşık 3 milyon kişi sağlık hizmeti almak için Türkiye’ye gelirken, bu hastaların bıraktığı gelir ise yaklaşık 5 milyar dolara ulaştı.
Bunun yanında kayıt dışı gelirin de 3 milyar dolar civarında olduğu tahmin ediliyor. Sektör temsilcileri, bu yıl ve önümüzdeki yıllarda sağlık turizmi ve sağlık sistemi ihracatının Türkiye’ye döviz girişi açısından lokomotif sektörlerden biri olacağını belirtiyorlar. Ancak, bunun için yasal düzenlemelerin bir an önce yapılması talep ediliyor.
Reha Özkaya: Sektör, Türkiye’ye değer katıyor
Türkiye’de sağlık sisteminin şu anda çok iyi durumda olduğuna dikkat çeken Medicana Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Üyesi ve CEO Reha Özkaya, sağlık sektörünün çevresindeki ülkelere göre çok daha ileride olduğunu vurguladı.
Dev sağlık kadroları, doktorlar ve kaliteli sağlık hizmeti ile Türkiye’nin tüm dünyadan hastaların tercih ettiği bir sağlık sistemine sahip olduğunu belirten Özkaya, “Özellikle komplike ameliyatlar için ülkelerinde çözüm bulunamayan hastalıklar için Türkiye’ye gelen hastaların sayısı her geçen gün artıyor. Bu yönüyle hem ülkemizin lokomotif sektörleri arasında yer alıyoruz, hem de sağlık turizmi açısından ülkemize değer katıyoruz.
Sağlık sektörünün yakaladığı bu ivmeyi daha da ileriye taşımak için dijitalleşmeye, tıbbi teknolojilere, cihaz parkurlarına aralıksız yatırım yapılması gerekiyor. Biz grup olarak, insan odaklı sağlık hizmetleri sunarken, dijitalleşmeyi ve dünya standartlarında gelişmiş teknolojileri buna adapte ediyoruz. Teknolojik gelişmeler ışığında ülkemizde sağlık sektörünün ilerleyişinin hız kesmeden devam edeceğine inanıyorum” dedi.
Ersoy Şimşek: Sağlık kadromuz rekabette öne çıkarıyor
Türkiye’nin sunduğu kaliteli sağlık hizmeti ve vaka tecrübesiyle ‘dünyanın en iyi’ hekimlerinden oluşan sağlık kadrosuna sahip olduğunu söyleyen Medistanbul Yönetim Kurulu Başkanı Ersoy Şimşek, bunun yanı sıra rekabetçi fiyatlar ve THY’nin uçuş destinasyonunun yüksek olmasının, uluslararası hastaların ilgisini çekmesini ve Türkiye’yi tercih etmelerini sağladığını söyledi. Şimşek, “Türkiye mevcut potansiyelini 100 katına çıkartabilecek güçte bir ülke. Dünyanın dört bir yanından insanları sağlık hizmeti almaları için ağırlıyoruz.
Bu hedef, Türkiye’nin sağlık turizmi alanında dünya çapında daha fazla tanınması ve tercih edilmesiyle gerçekleşebilir. Bu hedefe ulaşmak için anahtar stratejilerimiz arasında pazarlama ve tanıtım faaliyetlerini artırmak, sağlık turizmi altyapısını güçlendirmek ve uluslararası standartlara uygun hizmet sunmak bulunuyor. Bu anahtar stratejilerin uygulanmasıyla Türkiye, sağlık turizmi sektöründe uluslararası alanda daha rekabetçi bir konuma gelecek ve hedeflenen gelir artışını sağlayacak” diye konuştu.
“Yurtdışından tüm branşlara talep var”
Son yıllarda gelen uluslararası hastaların, tüm branşları yoğun bir şekilde tercih ettiğine işaret eden Şimşek, geçtiğimiz yıllarda özellikle estetik branşların tercih edildiğini, ancak günümüzde kanser cerrahisi olmak üzere tüm komplike vaka durumlarında sağlık hizmeti verildiğine vurgu yaptı.
Bu yıl sağlık sektöründe öne çıkan tedavi alanları arasında kök hücre tedavileri, robotik cerrahi ve kanser tedavilerindeki yeniliklerin olduğunu ifade eden Şimşek, bu alanlardaki ilerlemelerin sağlık turizmi açısından Türkiye’nin daha da ön plana çıkmasına katkı sağlayacağını vurguladı. Öte yandan, kayıt dışı gelir elde edilmenin kesinlikle önüne geçilmesi gerektiğini dile getiren Şimşek, ayrıca merdiven altı yerlerin daha da güçlenmesine ve rekabet koşullarında adaletsizliğe de yol açtığını aktardı.
“Yabancı yatırımcı ilgi gösteriyor”
Bu yıl ulusal ve uluslararası yatırımcıların sağlık turizmi sektörüne olan ilgisinde belirgin bir artış yaşandığını anlatan Ersoy Şimşek, Türkiye’nin kalite, deneyimli sağlık profesyonelleri ve rekabetçi maliyet avantajlarıyla yatırımcıların dikkatini çektiğini söyledi.
Sağlık turizminin Türkiye’nin ekonomik büyümesine ve istihdamına önemli katkılar sağlayabilecek potansiyele sahip olduğunu belirten Şimşek, şöyle devam etti: “Sağlık, Türkiye’nin dış ticaret açığını kapatacak yegane sektör. Artan ilgiyi daha da güçlendirmek ve sağlık turizmi sektöründe yatırımları teşvik etmek için çeşitli adımlar atılmalı. Yatırım ortamının iyileştirilmesi için düzenlemelerin yapılması, yatırımcılara vergi avantajları sağlanması ve sağlık turizmi altyapısının geliştirilmesi için teşviklerin artırılması gerekiyor.”
BANU KÜÇÜKEL: ‘Ortak Hastaneler Kanunu’ hayata geçirilmeli
Türkiye’de sağlık sektörünün, 85 milyon kişiye hizmet veren güçlü ve stratejik bir sektör olduğuna dikkat çeken TOBB Sağlık Hizmetleri Meclisi Başkanı Banu Küçükel, sektörün, bin 547 hastane ve 254 bin 497 yatak kapasitesi ile yerli ve yabancılara hizmet verdiğini söyledi.
Küçükel, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hedefimiz hem tedaviye erişimin kısıtlı olduğu hastalara sağlık hizmeti verebilmek, hem de sağlık hizmet ihracatını yükselterek ülkemize daha fazla döviz ile katma değer yaratabilmek. Ancak sektörün yüzde 37’sini oluşturan özel sağlık kurumlarının bazı problemleri çözümsüz durumda. Halbuki döviz kazandırıcı hizmet ihracatının neredeyse yüzde 99’u özel sağlık sektörü tarafından yapılıyor.
Öte yandan özel sağlık sektörünün devamlılığı için ise önce 1930’lu yıllarda mülkiyet esaslı olarak düzenlenmiş olan sağlık hizmet sunum mevzuatının yeniden ele alınması gerekiyor. Sağlık hizmet sunum mevzuatı ve sağlık politikalarımızın kamu özel ayrımına son vererek ‘Ortak Hastaneler Kanunu’nun hayata geçirilmesi sağlanmalı. İkinci önemli sorun; sağlığın finansmanı ve geri ödeme modelinin sürdürülebilir bir sistem olarak topyekûn ele alınması gerekliliği. SUT geri ödeme sistemi hastaya sağlanan yarar ve maliyet temelli bir anlayışla yeniden düzenlenmeli, ülkemizin ekonomik parametrelerine uygun olarak düzenli güncellenmeli, sadece hastalığı değil sağlıklı kalmayı da teşvik edici finansman modeli sisteme kazandırılmalı.”